DÖRT SAAT SONRA

Dör saat sonra
Şehir uyanacak
Masanın başına oturmuş
Kağıtlarım,kalemim önümde
Çayım kaynıyor yanıbaşımda
Sigaram yanıyor tablamda
OLDUĞU GİBİ
Hiç bıkmadan,usanmadan
Seni düşünüyorum
Bir yanda yar.
Mışıl,mışıl uyuyorsun şimdi
Tatlı bir rüyadasın belkide
Bense gözleri açık
Senin rüyanı kuruyorum
Sana hasretimi,sevgimi
YAZAMIYORUM BİLE,
İnan yalnız seni,seni
DÜŞÜNÜYORUM
Saatim sıfır iki olmuş
Sigaramdan bir nefes
Derin çektim
Çayımdan bir yudum
ALDIM
Düşündüm seni yazmak
için
Bir burukluk çöktü
İÇİME
Çünkü uzaklardasın
SEN
Şehir uyanacak
Dört saat sonra
Sevdiklerini bulacak
İNSANLAR
Ben masanın başında
Sensiz bir gün daha
BİTİRECEĞİM
VE AKŞAM
Seni hep seni
DÜŞÜNECEĞİM
Sen benim olmassan bile.
 

 Ressam KENDİ

BENİ UNUTMA

Bir gün gelirde unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için su yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma
Hala duruyorsa yeşil elbisen
On bir gün benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma
Büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma
 

 Ümit Yaşar Oğuzcan

DENIZ KIZI

Denizden yeni mi çikmisti, neydi;
Saçlari, dudaklari
Deniz koktu sabaha kadar;
Yükselip alçalan gögsü deniz gibiydi.

Yoksuldu, biliyorum
-Ama boyna da yoksulluk sözü edilmez ya-
Kulagimin dibinde, yavas yavas,
Ask türküleri söyledi.

Neler görmüs, neler ögrenmisti kim bilir.
Denizle bogaz bogaza geçen hayatinda!
Ag yamamak, ag atmak, ag toplamak,
Olta yapmak, yem çikarmak, kayik temizlemek...
Dikenli baliklari hatirlatmak için
Elleri ellerime degdi.

O gece gördüm, onun gözlerinde gördüm;
Gün ne güzel dogarmis meger açik denizde!
Onun saçlari ögretti bana dalgayi;
Çalkalandim durdum rüyalar içinde.
 

Orhan Veli Kanik

BİR YOLCUYA

Dur,yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak,bir devrin battığı yerdir.
Eğilde kulak ver bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız,gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek Anadolu'da,
İstiklal uğruna,namus yolunda
Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.

Bu tümsek,koparken büyük zelzele,
Son Vatan parçası geçerken ele,
Mehmet'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki haşrolan kan,kemik etin
Yaptığı bu tümsek,amansız çetin
Bir harbin sonunda,bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
 

 Necmettin Halil ONAN

 ANNE

Annemi ben çok severim
Melek annem,güzel annem
Üzülmesin sakın derim
Melek annem,güzel annem.

İyi doğru sözler onda
Sevgi ışık var yolunda
Şefkat dolu gözler onda
Melek annem,güzel annem.

Anne yüzü ne asil yüz
Anne gözü ne derin göz
Anne özü pırlanta öz
Melek annem,güzel annemi

O gülerse çağlıyanım
O ağlarsa ağlıyanım
O na gönül bağlıyanım
Melek annem,güzel annem.

 

R.Necdet Evrimer

Yahya Kemal Beyatlı

BOĞAZ KÖPRÜSÜ

Bulaydım seni kollarımda,
Gözlerin baksın gözlerime,
Öpeydim senin dudağından
Boğaz köprüsü yollarında.

Martılar uçsun üstümüzde
Köpürsün deniz sesimizden,
Aşkımızın hep sevincinden
Boğaz köprüsü yollarından.

Her yeri aşıklarla dolsun
Şarkımız her yerde yankılansın,
Yollarımız çiçeklerle dolsun
Boğaz köprüsü yollarında.

Denizkurdu34

GECELER

Geceler oldu arkadaşım
Artık karanlıklara alıştım
Mehtaba,yıldızlara
Ben gecelere alıştım.

Gök kubbenin rengine
Gecenin derinliklerine
Hayal kurduğum düşlerime
Ben gecelere alıştım.

Acı ve tatlı gecelere
Gözümden akan yaşlara
Gecenin ayazına
Ben gecelere alıştım.
 

Denizkurdu34

AMBER PASTAHANESİ

İlk defa gördüm sizi ve gözlerinizin rengini
Simsiyah saçlarınızı ve kalem kaşlarınızı
İşte o an içime bir ateş düştü
Gönülden sevdim sizi amber pastahanesinde.

Fidan gibiydi güzel boyunuz
Ne olacak bilmem sonumuz
Allah'tan diledim seninle olsun bir yuvamız
Gönülden sevdim sizi amber pastahanesinde.
 

K.Kemal

 SEVGİLİM

Sen gözlerimde ışık
Gönlümde taze bir bahar
İçimde bitmeyen nefes
Ve ölümsüz aşkım olarak kalacaksın.

Sen yuvamda ebedi bir gül
Kulaklarımda bitmeyen şarkı
Damarlarımda dolaşan kan
Ve kalbimde yaşıyan bir sen olacaksın.

Yasin

DÜŞÜNDÜM

Seni bir tül perdenin arkasında
Güneş ışınları gözlerimiz arasında
Sigara dumanıyla dolmuş bir oda da
Senden çok uzaklarda olduğumu düşündüm.

Ömür boyu seni unutamıyacağımı
İsmini dudaklarımdan atamıyacağımı
Sensiz hayatta zevk alamıyacağımı
Bir yaz akşamı sana kavuşacağımı düşündüm.

Yasin

SEVİYORUM

Çimenler okşasın ayaklarını
Rüzgarlar savursun saçlarını
Öpsemde doyamam yanaklarını
Seni seviyorum biliyormusun?

Şarkılar yazılsın senin adına
Sürmeler çekilsin kaşlarına
Doyamıyorum bakışlarına
Seni sevdiğimi biliyormusun.

K.Muhammed

USLAN ARTIK DELİ GÖNÜL

Yine dalıp gidiyorsun

konuşmayıp ağlıyorsun

hiç kimseyi duymuyorsun

aşık mısın yine gönül
****
hatırla yıllar öncesini

sevmiştin böyle birisini

almadın mı ondan dersini

uslan artık deli gönül
****
güzel yüzüne mi baktın

sahte gülüşlerinemi inandın

yoksa yeşil gözlere mi kandın

uslan artık deli gönül
****
sevgi sözde kalır bir gün

terk edilirsin unmadığın gün

gülen yüzün ağlar birgün

yalnız kalırsın yine gönül
****
o coşkun bir su gibidir

avuçlarında tutamazsın

okyanus gibi derindir

boğulursun birgün gönül
****
vurdun duymaz oldun yine

zararsın hep kendi kendine

yazık değil mi şu ömrüne

uslan artık deli gönül

Ahmet sezgin

Nilüfer ve Hasretim

''-Zerafetin eşsiz! '' der. Hüzün yatmış pusuya.
Kudretin kalemininden, çizilmişsin nilüfer.
Yıldızların vurduğu durgun karanlık suya,
Yapraklara taç olup dizilmişsin nilüfer.

Gizemine vurulmuş, rüzgar suskundur belli.
Perde perde yükselen, göl üstünde buğunun.
Hüzün düşmüş kalbine, kim sunar bir teselli?
Daha güzelsin diye, boynu bükük kuğunun.

Her nazınla göz kırptın, sana söz keseninle.
Gökyüzünden Ülker'in bir afeti karıştı...
Aksederken gölüne, bilir misin seninle?
Suya düşen hilâlin, zerafeti yarıştı!

Sana kavuşsun diye, düşürürken yaprağı,
Salkım söğüt eğilmiş, göle sinmiş hüzün var.
Gökyüzünde kandiller bekliyorken şafağı,
Uykusuz gözlerimde, hâlâ senin yüzün var.

Sirius dedikleri, yıdızların ecesi...
Daha güzelsin diye, düşüvermiş tasana.
Yara almış kalbimin çözümsüz bilmecesi;
Şükran düşer dilimden yarama tuz basana!

xxxx

Hicran rüzgârı eser, Dünya'nın bir ucundan.
Önüne katmış beni, zamanı ve yeri mi?
Sımsıkı kenetlenmiş feleğin avucundan;
Hangi kuvvet çıkarır, Mühürlü kaderimi?

Hasret çelikkten küre, kırılmıyor paresiz.
Hışım ile gelirken benim bağrıma düştü.
Gitme diye yakaran dilim artık çaresiz,
Sönmez sevda alevi bedenime üşüştü.

Sensiz geçen her günüm, dönüşürken asıra
Ferhat'ın sesi suskun, geri gelmez çağlardan? ...
Haberin var mı senin, ardından sıra sıra,
Sen giderken yıkılıp, dümdüz olan dağlardan?

Lokman'dan merhem gelse şifa vermez yarama
Kaderimin ördüğü yorumsuz ağa düştüm.
''-Geri dönmez dediler, sen de artık arama! ''
Kaf Dağı'nın ötesi... Daha uzağa düştüm.

Kaderin kaleminden kaybedilen savaşa,
Yenilginin neferi, karışmıyor nilüfer!
Kalem düşer elimden, sevda gelince başa;
Hicran ateşi ile, yarışmıyor nilüfer!
Neden kalbimle aklım, barışmıyor nilüfer?

İrfan Yılmaz